Bir sonraki otobüs durağa yaklaşırken kadın tekrar kusura bakma diyor, kusura bakmıyorum ama merak ettiğim bir şey var. “Peki, nineciğim,” diyorum “Anlattığım öykü güzel miydi?” kadın başını eğip “Valla ben öyle şeylerden anlamam ki yavrum.” diyor. Otobüs yanaşıyor veda edip ön kapıdan biniyor, o binerken arka kapıdan Hattori-san iniyor. Beraber uzaklaşan otobüsün arkasından bakıyoruz. Hattori-san “Bitirebildin mi öykünü?” diye soruyor, “Hiç yazılmamış bir şey nasıl biter ki Hattori-san?” diye soruyorum. “Sen de yaz öyleyse.” diyor, nasıl der gibi bakıyorum ona. “Ne yaşadıysan onu anlat,” diyor “Ama öykün öyle bir yerden çıksın ki okuyanın da orasına ulaşsın.” diye de ekliyor. İyi fikir, ama son söylediği cümleyi bir yerden araklamış sanki. Acayip heyecanlanıyorum birden “Seni de anlatırız Hattori-san.” diyorum. Kaprisli bir film yıldızı gibi önce burun kıvırıyor sonra lütfeder gibi olur diyor. “Bir epigraf koyarız.” diyorum. Hattori-san da biraz milliyetçi takılarak “Araya Japonca kelimeler koyarız, güzellik olur.” diye ekliyor. “Sen gerçek bir Japon olmadığın için Google çeviriyi kullanırız sonra da Allah ne verdiyse yazarız.” Buna bozuluyor.
Yazar
Osman Cihangir
Sayfa Sayısı
152
Çeviri
–
Ebat
13X21
Basım Dili
TÜRKÇE
Basım Tarihi
Mayıs 2024
Kağıt Cinsi
İthal Kağıt
Yorum Bırakınız “Hiçbir Zaman Yeterince Deliremeyeceğiz”