Bir katedrali yıkmak hiç kolay olmayacak; üstelik bu tapınağın bir coğrafyası, bir dili ya da bir siyaseti yok. Gemuhluoğlu “Dostluk Üzerine” söylevinde; “Peygamber-i Ekber bir hadis-i nebevilerinde buyuruyorlar ki, ‘Önce refik, sonra tarik.’ Önce yolda yoldaş, sonra yol.” der.
Bir yoldaş, “Bu çöl nasıl aşılır?” diye sordu, seyir köşkünde çayımızı yudumlarken, şehre bakarak. Bir yürüyüş, çöl yürüyüşündeyiz hepimiz. Sonra ekledi; “Bakmıyorlar mı o deveyi; nasıl yaratıldı?” (Gaşiye/17) Bir devenin sabrı gerekti, kendinden emin, yola koyulmadan evvel azığını, suyunu yanına almış. “Gözleri ne güzeldir devenin” tebessüm ederek devam etti. “Peki, bizim azığımız?” diye tekrar sordu. Çayından peş peşe yudumladı ve “Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. (Bakara/197)” dedi.
Yıkım çoktan başlamış.
NOT: Bu kitap, rahmetli ressam ve yazar Emre Tan’ın aziz hatırasına Mahalle Mektebi Dergisi tarafından bastırılmış olup, herhangi bir ücreti bulunmamaktadır.
Yorum Bırakınız “Bir Katedralin Yıkımı”