…
Bir… iki… üç…
Ebe olmamalıydım! Karanlıktan korkarım. Şimdi köşe bucak saklanacaklar.
Yedi… sekiz… dokuz…
Ölünce bizi karanlığa mı koyacaklar?
On üç… on dört… on beş…
Annemsiz hele de babamsız ne yaparım ben bir başıma orada?
Yirmi bir… yirmi iki… yirmi üç…
Toplamda on yedi kısa öyküden oluşan bu eser, küçücük bir yaşam kesitinde bile ne çok bakış açısının olduğunu ve hayata farklı pencerelerden, farklı gözlüklerle bakmanın mümkün olabileceğini göstermektedir. Öykülerdeki karakter çeşitliliği ve dil işçiliği dikkat çekmektedir. Karakterlerin hayatın her alanında ve herhangi bir şekilde karşımıza çıkabilmesi, dilin incelikli kullanımıyla birleşerek okuma zevkini artırıyor. Nezaketin, dikkatin ve empatinin ya da ince düşünceli olabilmenin yazar tarafından vurgulanan temel hasletler olduğu görülmektedir.
Nermin Tamkavas
Titiz bir gözlem, ince bir ruhtan süzülmüş kelimeler, gönle dokunan bir üslup, bizden manzaralar. Sonuçta su gibi okunan bir kitap oluvermiş. Yazarımızın kalemine sağlık.